Dünya Harikaları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dünya Harikaları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Mayıs 2014 Cumartesi

İguassu Şelalesi - Brezilya


Iguazú Şelalesi (Portekizce: Cataratas do Iguaçu [kata'ɾatɐs du igwa'su]; İspanyolca: Cataratas del Iguazú [kata'ɾatas del iɣwa'su]), 1.320 km uzunluğunda Güney Amerika'da bir nehir. İsmi Yguazu kelimesinden (Guaranidilinde Büyük su) gelir.
İki farklı nehrin (Irai ve AtubaCuritiba şehri yakınlarında birleşmesinden oluşur. Parana nehrine dökülmeden önceki son kilometrelerinde Arjantin (Misiones eyaleti) 80% ile Brezilya (Parana eyaleti) 20% arasında sınır oluşturur.
Parana Nehri'ne döküldüğü yerin yakınlarında, Brezilya tarafında Foz do Iguaçu, Arjantin tarafında ise Puerto Iguazú şehirleri bulunur. İki şehir de nehri geçen bir köprü ile birbirlerine bağlıdır.
Iguazú Şelalesinin'nun en ünlü özelliği, nehrin döküldüğü yerin birkaç kilometre öncesindeki şelaleleridir. Şelaleler de aynı şekilde tam sınırda bulunur. Büyük kısmı, görkemli "Şeytan Gırtlağı"'na geçiş imkânının da bulunduğu Arjantin kısmındadır. Ama insan, şelalelerin etkisini Brezilya tarafından daha iyi hisseder. Toplam genişliği 2700 m olan Igaçu Şelaleleri'nde, ortalama 1.700 m³/s, uzun yağışlardan sonra ise 7.000 m³/s su, iki basamak halinde 75 metreden dökülür.
Bu doğa güzelliğini, Álvar Núñez Cabeza de Vaca 1542 yılında keşfetmiştir. Eleanor Roosevelt bu nefes kesici doğa mucizesine baktığında, ağzından şu iki kelime dökülmüş: "Poor Niagara" (zavallı Niagara)
Her iki tarafı da kapsayan milli park 1984 yılında UNESCO tarafından "Dünya mirası" listesine alınmıştır. Turizm sebebi ile lokal anlamda çok önemli bir ekonomik rol oynar.
Iguazú Şelalesi Dünyanın 7 Doğa Harikası geçici(kesin olmayan) listesine girdi. Merkezi Cenevre’de bulunan İsviçreli vakıf New7Wonders tarafından düzenlenen dünya çapındaki anket sonucunda ilk 7'de yer aldı.

Share:

İzlanda


861 yılında Norveçliler tarafından keşfedilen adaya ilk kez 9 ve 10. yüzyılda Norveç’ten gelen Vikingler yerleşmişlerdir. Bu toplulukların önderleri birleşerek 930 yılında parlamentonun ilk örneği sayılabilecek Athing’i meydana getirdiler. İç anlaşmazlıklar sonucu bağımsızlığını kaybeden ada 1262 yılında Norveç’in egemenliği altına girdi. 14. yüzyılda Norveç’in Danimarka’ya bağlanmasıyla, Danimarka’nın hâkimiyeti altına girdi. Danimarka önceleri adadan ticari bakımdan faydalanmaktaydı. Daha sonra İzlanda’yı tamamen idaresi altına aldı. 1551 yılında referandum ile Protestanlığı kabul eden İzlandalılar, 1662 yılında Danimarka kralına bağlılık yemini ettiler. 17. yüzyılda adada hastalık, kıtlık ve volkan püskürmeleri ortalığı kasıp kavurdu. 1838’de Reykjavik’te on üyeli bir meclis kuruldu. 1843’te de Althing yeniden teşkil edildi. 1904’te İzlanda’ya diplomasi dışında özerklik tanındı.
19. yüzyılda ortaya çıkan milliyetçilik akımları sonucu 1918 yılında İzlanda, Danimarka’ya bağlı bir devlet hâline geldi. II. Dünya Savaşı sırasında stratejik bir değer kazanan İzlanda’yı korumak gerekçesiyle İngiltere tarafından işgal edildi. Daha sonra 1941’de Amerikalılar burayı devraldı. 1941 yılında Althing, Danimarka ile bağlarını koparma kararı aldı. 1944 yılı Mayıs ayında halk oyuna sunulan yeni anayasa oylandıktan sonra 17 Haziranda cumhuriyet ilan edildi. İzlanda 1949 yılında NATO’ya üye oldu. Ordusu olmayıp da NATO üyesi olan tek ülkedir. 17 Haziran 1944'te, Amerika Birleşik Devletleri, İzlanda'yı ilk tanıyan ülke olmuştur.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Ronald Reagan ile Sovyetler Birliği Genel Sekreteri Mihail Gorbaçov 11-12 Ekim 1986’da Reykjavik’te, nükleer silahların sınırlandırılması görüşmelerinin başlatıldığı bir zirve toplantısı yaptılar.

                   İzlanda

Share:

Hollanda Antilleri


Adalar önce İspanya sonra bazıları Büyük Britanya, sonra da 17. yüzyılda Hollanda sömürgeleri olmuştur.
Hollanda Batı Hint Ortaklığınca Afrika'dan Amerika'ya köle taşımacılığında aktarma noktaları olarak kullanılmışlardır. Bu durum köleliğin yasaklandığı 1863 yılına dek sürmüştür.
1954 yılında, adalar sömürge konumundan Hollanda Krallığına bağlı özerk bölgeler konumuna yükseltilmişlerdir.
Aynı krallığa bağlı Hollanda ile sözde eşit konumda olmalarına karşın, altyapı, hayat standardı, sağlık güvencesi gibi konularda Hollanda'dan çok gerisinde idi. Son yıllarda, turizme bağlı olarak hızlı gelişme göstermelerine rağmen; Hollanda'nın yardımları gelirlerinde önemli yer tutmaktaydı.
Aruba adası 1986 yılında Hollanda Antilleri'nden ayrılıp, doğrudan Hollanda Krallığı'nın özerk bölgesi olmuştur. Öteki adalar da, zaman zaman konumlarını sorgulamakta, tam bağımsızlıktan, özerkliğin bile olmadığı "Hollanda ili" olmaya kadar değişen seçenekler tartışılmaktadır.

Share:

Fransa - Eyfel Kulesi


Eyfel Kulesi (Fransızca: La tour Eiffel [la tuʀ ɛˈfɛl]), Paris'teki demir kule. Kule, aynı zamanda tüm dünyada Fransa'nın sembolü halini almıştır. İsmini, inşa ettiren firma olan Gustave Eiffel'den alır. En büyük turizm cazibelerinden biri olan Eyfel Kulesi, yılda 6 milyon turist çeker. 2002 yılında toplam ziyaretçi sayısı 200 milyona ulaşmıştır.
Eyfel Kulesi 1887 ile 1889 yılları arasında Gustave Eiffel'in firması tarafından, Fransız Devrimi'nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde düzenlenen Paris fuarının giriş kapısı olarak inşa edilmiştir. Aslında kulenin mimarı Gustave Eiffel değil, İsviçreli Maurice Koechlin 'in siparişi üzerine tasarlayan Stephen Sauvestre'dir. Meslektaşı Emile Nouguier ile beraber ilk tasarımları yapmıştır. Kulenin, 7.739.401 Frank 31 Sent tutan inşaat masrafları, Gustave Eiffel'in tahminlerinin 1 milyon frank üstündedir. 1889 yılındaki açılış tarihden önceki 5 ayda 1,9 milyon kişi ziyaret edince, yıl sonuna kadar toplam masrafın 3/4'ü çıkartılmıştır.
3.000 işçi 26 ay boyunca 18.038 adet demir parçayı 2,5 milyon perçinle bir araya getirdi. Hiç ölüm vakası yaşanmamış olması, o günün şartlarında şaşırtıcı bir durumdur.
Ancak kule, onu bir utanç lekesi olarak gören Paris halkının tepkisini de çekmiştir. Bazı sanatçılar devasa bir sokak lambasına benzetirken, bir fabrika bacası gibi Paris'in görsel itibarını zedeleyeceğini ileri sürmüşlerdir. Böylelikle devrin sanatçı ve edebiyatçı çevresinde bir kampanya başlatılmış, bu kampanya süresince ünlü sanatçıların imzaladığı bildiriler dağıtılmıştır. Bugün ise Eyfel Kulesi, Dünya'nın en güzel mimari yapılarından biri olarak kabul edilir. Parisliler onu Demir Bayan olarak adlandırırlar. İlk başlarda Eiffel, Kule'ye sadece 20 yıl için müsaade almıştı. Dolayısıyla, 1909 yılında kulenin sökülmesi gerekiyordu. Ancak kule, iletişim için çok uygun yüksekliğe ulaştığından ve yeni yüzyılda Atlantik ötesi haberleşmeye imkân tanıdığından, kalmasına izin verildi.
Fransa - Eyfel Kulesi

Share:

Peru - El Pinol


El Peruano ilk isim El Peruano Independiente , Peru onun varlığını destekleyen bir yayın yayınlamak Tomás de Heres emretti Simon Bolivar'ın tarafından kurulan bir "resmi " gazetesi altında 22 Ekim 1825 tarihinde Lima yayınlandı . Mayıs 1826 yılında atıf , HükümetiBakanlığıyayın resmi ilan vekamu hizmetine ilişkin bildirimler ve belgeler içinde takılı olmasını emretti . Adını o yılın 13 Mayıs günü sadece El Peruano değiştirildi . Din adamı Lucas Pelliceryayınresmiyet sonrailk editörü oldu.

Bu amaçla yayımlanangazetesi El Registro Oficial , düzensiz yayınlanan çünküGazete'de 15 Kasım 1826 tarihinde yasaları yayımlamaya başladı . Zamanla El Registro Sözleşmeli El Peruano göre önemini kaybetti .

El Peruano isim bir dizi değişiklik yapıldı . Bu Felipe Pardo y Aliağa (1830-1834) öncülüğünde José Joaquín de Larriva (1828-1829) , El Conciliador önderliğinde La Prensa Peruana denirdi . Ayrıca El Redactor Peruano (1834-1836 ve 1838 ) , La gaceta de Gobiern'de ( 1835 ) , El Eco del Protectorado ( 1836-1839 ) ve Lima El Eco del Norte ( 1837-1838 ) denirdi .

Peru - El Pinol
Share:

Güney Afrika - Cape Town


1488'de Portekizli keşifçi Bartelemeu Dias tarafından keşfedilen Cape Town, sırasıyla Boerler ve İngilizlerin eline geçti. 1652'de Güney Afrika'da kurulan ilk Avrupa yerleşimi oldu.
Güney Afrika Birliği kurulduktan sonra ülkenin yasama başkenti seçildi. 1945'ten sonra olan ırkçı Apartheid rejimi beyaz olmayanların tüm haklarını kısıtladı. 1990'da ırk ayrımcılığı bittikten sonra beyaz olmayanlar daha çok topluma çıktı ve resmi görevlere girdi.
Şehrin bir bölümü çağdaş gökdelenlerle doluyken; diğer kesimleri gecekondu mahallelerinden oluşur. Ayrıca Fransız göçmenlerin kurduğu birbirinden güzel kasabalar ve bağ evleri bulunmkatadır.

Share:

Almanya - Burg Eltz

Eltz Kalesi (Almanca: Burg Eltz) Koblenz ve Trier, Almanya arasındaki Moselle Nehri üzerinde tepelerde sokuldu bir ortaçağ kalesidir. Hala 33 kuşak önce, 12. yüzyılda yaşamış aynı ailenin bir kolu aittir.Ailenin Kempenich şube kalenin diğer üçte kullanırken kale Rübenach ve Rodendorf ailelerin evleri, halka açık. Bürresheim Sarayı (Schloss Bürresheim), Eltz ve Lissingen Kalesi'nin Kalesi tahrip olmamıştı Rheinland-Pfalz yılında Ren nehrinin sol kıyısında tek kaleler vardır.

Share:

Tahiti - Bora Bora


Bora Bora, Güney Pasifik'teki bir Fransız Denizaşırı toprağı olan Fransız Polinezyası'nda bulunan ada.

Bora Bora Mercan Plajı

Matira Plajı
Tahiti - Bora Bora
Adaya ilk olarak Polinezyalı yerleşimcilerin 4. yüzyıl civarında yerleştikleri düşünülüyor. Orijinal adı Tahiti dilinde ilk doğum anlamına gelen "Pora Pora"'dır. Avrupalıların ilk olarak adayla tanışması 1722 yılında gerçekleşiyor. Ünlü kaşif James Cook 1777’de adaya ayak basıyor. 1822’de İngiliz Protestanlar adada bir kilise kuruyorlar, 1842’de ise ada Fransız korumasına geçiyor.Volkanik bileşimlerden oluşmuş ada 6 mil uzunluğunda 2.5 mil genişliğindedir. Adanın en yüksek noktası 727 metredir.

Share:

Balkanlar


Balkanlar veya Balkan YarımadasıAvrupa kıtasının güneydoğu kesiminde, İtalya Yarımadası'nın doğusu, Anadolu'nun batısı ve kuzeybatısında yer alan coğrafi ve kültürel bölgedir. Bölge için bazı yayınlardaGüneydoğu Avrupa terimi de kullanılır.
Bölge adını batıdan doğuya uzanan ve Bulgaristan’ı ikiye bölen dağ silsilesinden almıştır. Önceleri bu sıradağların adı olarak kullanılan Balkan, daha sonraları tüm bu bölge için kullanılmaya başlanmıştır. “Balkan” sözcüğüne bütün dillerde rastlanır. Balkanlar'ın bazı kısımlarındaki çok yönlü geri kalmışlık sebebiyle bölge genel olarak, Avrupa'nın sorunlu yerlerinin başında kabul edilir. Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgedeki hükümranlığının bitişinden itibaren Balkanlar’ın paylaşımına dair sıkıntılar günümüze dek sürmüştür. Bölgede, 49 milyon civarında insan yaşar.
Osmanlı İmparatorluğu’ndan önce, Eski ve Orta Çağ kaynaklarında, topografik durumu iyi bilinmeyen bölgedeki dağların bazı kısımlarına Haemus (YunancaΑἵμου veya Αἵμος) denirdi.
Balkanlar

Share:

Avusturya


Çok eski tarihlerden beri insanların yaşadığı bu ülke, MÖ 100 yıllarında Romalılar tarafından işgal edilmiştir. Almanya ile beraber olan Avusturya'ya 803 senesinde Şarlman tarafından "Doğu Marklığı" unvanı verildi. Böylece Germen İmparatorluğunun bir parçası olarak kurulmuş oldu. Daha sonraları başa geçen Habsburg Hanedanı, ülkenin sınırlarını genişletmişlerdir. 15. yüzyılda Avrupa'nın ve Hıristiyanların en güçlü devleti haline gelen Avusturya, Osmanlılara karşı arkası kesilmeyen saldırılara liderlik etmiştir. 16. yüzyıl başlarında Osmanlı Devleti çeşitli seferler ile 1529'da Macaristan'ı, daha sonra 1540'ta Avusturya'yı yendi. İmparator I. Ferdinand, Macaristan'ın Osmanlı Devletine bırakılması ve senede 30.000 duka altın vergi vermek şartları ile bir antlaşma imzaladı. Böylece Osmanlı saldırıları son buldu.
Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları sonucunda Osmanlı Devletinden ayrılan Macaristan ile birleşerek Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nu kurdular. I. Dünya Savaşı'nda parçalanan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'ndan ayrılan Avusturya harp sonunda Almanya ile birleşmek istemesine rağmen, galip devletler buna müsaade etmediler. Bağımsız bir devlet olarak kurulan Avusturya Cumhuriyeti, II. Dünya Savaşı'nda Hitler tarafından 1938'de Almanya'ya katıldı. Savaş sonunda Almanya'nın yenilmesi ile Avusturya; Amerika Birleşik DevletleriSovyetler Birliğiİngiltere ve Fransa tarafından işgal edildi. 1955'te bu devletlerle bir antlaşma yapıldı.
Avusturya 
Share:

İstanbul


İstanbulTürkiye'nin en kalabalık, iktisadi ve kültürel açıdan en önemli şehri.
Şehir, iktisadi büyüklük açısıdan dünyada 34., nüfus açısından belediye sınırları göz önüne alınarak yapılan sıralamaya göre Avrupa'da birinci, dünyada ise Shanghai'dan sonra ikinci sırada yer almaktadır.
İstanbul Türkiye'nin kuzeybatısında, Marmara kıyısı ve Boğaziçi boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde kurulmuştur. İstanbul kıtalararası bir şehir olup, Avrupa'daki bölümüne Avrupa Yakası veya Rumeli Yakası,Asya'daki bölümüne ise Anadolu Yakası veya Asya Yakası denir. Tarihte ilk olarak üç tarafı Marmara Denizi, Boğaziçi ve Haliç'in sardığı bir yarım ada üzerinde kurulan İstanbul'un batıdaki sınırını İstanbul Surlarıoluşturmaktaydı. Gelişme ve büyüme sürecinde surların her seferinde daha batıya ilerletilerek inşa edilmesiyle 4 defa genişletilen şehrin 39 ilçesi vardır. Sınırları içerisinde ise büyükşehir belediyesi ile birlikte toplam 40 belediye bulunmaktadır.
Dünyanın en eski şehirlerinden biri olan İstanbul, M.S. 330 - 395 yılları arasında Roma İmparatorluğu, 395 - 1204 ile 1261 - 1453 yılları arasında Doğu Roma İmparatorluğu, 1204 - 1261 arasında Latin İmparatorluğu ve son olarak 1453 - 1922 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu'na başkentlik yaptı.Ayrıca İstanbul, hilafetin Osmanlı İmparatorluğu'na geçtiği 1517'den kaldırıldığı 1924'e kadar Sünni İslam'ın da merkezi oldu.
Son yıllarda birbiri ardına ortaya çıkartılan arkeolojik bulgularla insanlık tarihine ilişkin önemli bilgiler elde edilmiştir. Yarımburgaz Mağarası'ndan çıkarılan taş aletlerle, ilkel insan izlerinin 400.000 yıl öncesine dayandığı ortaya çıkmıştır. Anadolu Yakası'nda yürütülen kazı çalışmaları ve bunlara bağlı araştırmalar, şehirde tarım ve hayvancılığa dayalı ilk yerleşik insan topluluğunun İ.Ö. 5500'lere tarihlenen Fikirtepe Kültürüolduğunu göstermiştir. Bu arkeolojik bulgular yalnızca İstanbul'un değil, tüm Marmara Bölgesi'nin en eski insan izleridir. İstanbul sınırları içinde kent bazında ilk yerleşimler ise Anadolu Yakası'nda Kalkedon; Avrupa Yakası'nda Byzantion'dur. Cumhuriyet dönemi öncesinde egemenliği altında olduğu devletlere binlerce yıl başkentlik yapan İstanbul, 13 Ekim 1923 tarihinde başkentin Ankara'ya taşınmasıyla bu özelliğini yitirmiş; ancak ülkenin ticaret, sanayi, ulaşım, turizm, eğitim, kültür ve sanat merkezi olma özelliğini sürdüregelmiştir.
Karadeniz ile Marmara Denizi'ni bağlayan ve Asya ile Avrupa'yı ayıran İstanbul Boğazı'na ev sahipliği yapması nedeniyle, İstanbul'un jeopolitik önemi oldukça yüksektir. Bugün tamamına yakını doldurulmuş olan ya da kaybolan doğal limanları vardır. Bu özellikleri yüzünden bölge toprakları üzerinde uzun süreli egemenlik anlaşmazlıkları ve savaşlar yaşanmıştır. Başlıca akarsular RivaKâğıthane ve Alibey dereleridir. İl toprakları az engebelidir ve en yüksek noktası Kartal ilçesindeki Aydos Dağı'dır. İldeki başlıca doğal göller BüyükçekmeceKüçükçekmece ve Durusu gölleridir.] İl ve yakın çevresinde, Karadeniz ile Akdeniz makro iklimleri arasında geçiş özellikleri görülür. Hava sıcaklıkları ve yağış ortalamaları düzensiz; bitki örtüsü dengesizdir.
İstanbul
Share:

Venezuella - Angel Şelalesi


Kerepakupai Meru Şelalesi (İspanyolcaEl salto Ángel), Venezuela'da bulunan dünyanın en yüksek çağlayanıdır. National Geographic ekibi tarafından 1949 yılında yapılan resmî ölçüme göre 979 m yüksekliğindedir.
Şelaleyi, 20. yüzyılın başlarında, kâşif Ernesto Sánchez La Cruz keşfetmiştir. Batı dünyası ise ancak 1935'te ABD'li pilot Jimmie Angel sayesinde bu şelalenin varlığını öğrenmiştir. Angel, değerli taşlar aramak amacıyla1933 yılında çıktığı yolculukta şelaleyle karşılaşır.[2] Şelalenin güzelliğini karısı ve iki arkadaşıyla da paylaşmak isteyen Angel'ın tekrar gelişinde kullandığı uçak, yerlilerin Şeytan Kanyonu dediği Auyan tepesine düşer. Angel, karısı ve iki arkadaşı, 11 gün süren çetin bir mücadelenin ardından küçük bir kasabaya iner. Onların bindiği uçak ise tam 33 yıl sonra tepeden helikopter yardımıyla kaldırılarak Maracay'daki Aviation Müzesi'nde sergilenir. Şeytana meydan okuyan uçuşuyla Angel, Venezuela'nın efsanesi haline gelir.
Şelalenin suları, en uç noktadan tabana doğru düşerken 807 metre boyunca hiçbir engele çarpmadan ilerler. Doğa bilimciler bu olayı "serbest düşüş" olarak tanımlar. 807'inci metreden sonra kaya çıkıntısına çarpan suların yolculuğu bir süre daha devam eder ve 979'uncu metrede sona erer. Sisli bir görüntüye sahip olan şelalenin suları, kuzeye doğru yol alarak Churun Nehri'ne karışır.
Venezuella - Angel Şelalesi

Share:

Alaska - Anchorage


Anchorage 1912'de Alaska bir ABD bölgesi olarak ilan edildiği zaman vahşi bir sahil kenarı idi ve burada ne bir balıkçı köyü; ne bir çiflik bile bulunmamaktaydı.
Kentin bulunduğu mevkide ilk yerleşim 1914'de Alaska'ya yapılmakta olan demiryolu hattı için işçilerin yerleştirilmesi ile başladı. "Alaska Demiryolu" adı verilen bu demiryolunun inşa edilmesi 1923'e kadar sürdü ve demiryolu hattı şimdi şehir içinde olan "Ship Creek" adlı liman ve gar bulunan noktada sona erdi. Bu terminal civarı demiryolu hattı inşası sona erdiğinde bir büyük çadır şehrine dönüşmüştü. Çadırlı şehrin güneyinde bulunan daha yüksekce arazi parsellendi ve çok geçmeden burada binalar yapılmaya ve sonradan da çadır şehri taş ve tuğla binalı bir semte dönmeye başladı. 23 Kasım 1920'de Anchorage şehri belediyesi kuruldu.
1920'li ve 1930'lu yıllarda şehrin ekonomisi bu demiryolu terminaline bağlı kaldı. 1940'lı ve 1950'li yıllarda Alaska'da Amerikan ordusunun ve hava gücünün üslerinin kurulması ve askeri ve sivil hava alanlarının yapılması ile kentin ekonomik bazı değiştirildi. Kent birdenbire büyümeye başladı.
27 Mart 1964'de Anchorage büyük bir depremle sarsıldı. Dünya deprem gözümlenmesi tarihinin ikinci şiddetli depremi olarak kayıtlanan bu depremde şehir insan ve çok büyük maddi zayiati gördü. 1960'li yıllardan geri kalanları şehrin yeniden yapımı ile geçti.
1968'de Alaska'nın kutup alanlarından olan "Prudhoe Körfezi"nde büyük petrol alanları bulundu ve Anchorage petrol şirketlerine baz haline geçip çok hızla gelişti. 1975'de kenti yerel idare şekli değiştirildi ve yeni bir kent ve civarındaki büyük arazileri bileştirilerek kentten idare edilen "Anchorage Birleşik Belediye" idaresi kuruldu. 1980'li yıllardan itibaren şehirde yapılan imar hareketleri ile kent büyüyüp daha da güzelleştirildi. Kent 1956, 1965, 1984/1985 ve 2002'de "Milli Şehir ligi" tarafında en iyi Amerikan şehri olarak ilan edildi.

Share:

Mısır - Abu Simbel


Ebu Simbel (Arapçaأبو سنبل ya da أبو سمبل), Güney Mısır'da bulunan antik tapınak.
Ramses-II, Nubya'daki isyancıları bastırmak için yaptığı sefer sırasında bir fili takip ederek Ebu Simbele ulaşır. Ramses, buraya iki tapınak yapmaya karar verir.
Büyük tapınak dağın içi oyularak, 20 yılda yapılır. Kapısında 4 dev boy Ramses heykeli vardır. Küçük tapınak kraliçe Nefertari ve tanrıça Hathor a adanmıştır.
Ebu arapça 'baba' anlamına gelmektedir. Tapınağın girişini açıp, içindekileri götüren Giovanni Belzoni ye yol gösteren çocuğun adı ile anılır.
Mısır - Abu Simbel

Share:

Meksika - Cancun


Eskiden Mayaların oturduğu yöreyi Incidents of Travel in Yucatan (1843; Yucatán Gezisi Serüvenleri) adlı klasik yapıtlarında anlatan ABD'li kaşif John Lloyd Stephens ile İngiliz kaşif Frederick Catherwood, buraya Maya dilinde “Gökkuşağının Sonundaki Gemi” anlamına gelen Cancúne adını verdiler. Uzun yıllar 100 kadar Mayanın oturduğu, balıkçılık ve toplayıcılıkla geçinen ufak bir köy olarak kalan yerleşme, 1970'te, Meksikahükümetinin özel sektörle birlikte bilgisayarla yürüttüğü üç yıllık bir araştırma sonucunda, uluslararası tatil bölgesi olmaya uygun yer olarak seçildi.
Bütünüyle yeni bir kent ve tatil yeri oluşturma girişimi, 10 yıl içinde dünyanın her köşesinden başlayan düzenli turist akınıyla büyük ölçüde başarıya ulaştı. Buna karşılık baş gösteren ciddi konut sıkıntısı tam anlamıyla giderilemedi. Konut sıkıntısının ağırlığını duyurduğu Cancún kentinde 30 bin kadar işçi ilkel kulübelerde oturmaktadır.
Meksika - Cancun

Share:

Toskana Vadisi - İtalya


Toskana, (İtalyanca: Toscana) İtalya'nın 1934 Anayasası ile kısmi bölgesel özerklik verilmiş 20 bölgesinden birisidir.
İdare merkezi Floransa olan Toskana'nın nüfusu 3.734.355 (2010), yüzölçümü ise 22.990 km² dir. Dünyaca ünlü Pisa Kulesi Toskana'nın Pisa kentindedir. Toskana'nın en büyük kenti olan Floransa İtalyan Rönesans'ının merkezi sayılır.
Toskana, manzarası ve güzel sanatlara ait olan miras yönüyle tanınır. Altı Toskana bölgesi UNESCO koruması altındadır: Floransa tarihi merkezi (1982), Siena tarihi merkezi (1995), Pisa Katedrali alanı (1987), San Gimignano tarihi merkezi (1990), Pienza tarihi merkezi (1996) ve Val d'Orcia (2004).
Toskana Vadisi - İtalya
Share: